16 Ekim 2015 Cuma

5. Irak Kürt Bölgesi ve İran ile ittifak


PKK ile mücadele konusunda özellikle Irak Kürt yönetimi lideri
Mesud Barzani ile ittifak büyük önem taşımaktadır.
Daha önce detaylı belirttiğimiz gibi, Batı’nın Büyük Kürdistan hayalinde dört ülkenin adı geçmektedir. Bunlardan Suriye, yıllardır içinde bulunduğu iç savaş ve kargaşa ortamının bir neticesi olarak ittifak veya çeşitli işbirliği önerileri açısından devre dışı kalmıştır. Fakat İran ve Irak özerk Kürt yönetimi ittifakımızın güçlü olduğu iki sınır komşumuzdur. Her iki ülkenin toprakları üzerinde PKK’nın komünist Kürdistan kurma hayali vardır ve her iki ülke liderleri de PKK’nın varlığından rahatsızdır. Bu son derece önemli ayrıntılar, üç ülkeyi PKK’ya karşı ittifak konusunda eşsiz birer aday haline getirmektedir. Şu durumda Türkiye’nin yapması gereken, PKK’ya karşı İran ve Irak’ı yanına alan büyük, etkili ve güçlü bir birliktelik kurmaktır.
İran’ın PKK’ya yönelik caydırıcı tutumundan daha önce bahsetmiştik. Elbette İran tarafından gerçekleştirilen demokrasiye aykırı uygulamaları tasvip etmemiz mümkün değildir; fakat İran ile özellikle sınırda PKK’yı caydırmaya yönelik çok güçlü bir ittifak mümkündür ve mutlaka gerçekleştirilmelidir. Tarihe baktığımızda, İran ve Türkiye’nin ciddi dostluk içinde olduğu dönemlerin PKK açısından oldukça zorlu dönemler olduğu, iki ülke arasında soğukluklar olduğu dönemlerde ise PKK’nın hemen durumu yeni saldırılar için fırsat olarak değerlendirdiği bilinmektedir. Demek ki PKK’yı, ciddi şekilde caydırıcı güç olarak gördüğü İran’ın Türkiye gibi güçlü bir devlet ile ittifakı korkutmaktadır.
Bu fırsat iyi değerlendirmelidir. Türkiye ordusu ve imkanlarıyla birlikte İran ile PKK’ya karşı işbirliğini hissettirmeli, hatta bunu yeni stratejik anlaşmalarla resmi hale getirmeli, istihbarat bilgileri paylaşılmalı ve PKK, herhangi bir şımarıklığın nasıl sonuçlanabileceğini tahmin edebilmelidir. Böyle bir ittifak, tek başına, PKK’nın tüm eylemlerini sona erdirecek güçtedir.

Barzani, Duran Kalkan gibi PKK liderlerinin Kuzey Irak'ta seslerinin çıkmasını ve PKK'nın bölgede varlık bulmasını engellemek için
Irak Kürt Parlamentosu'na çağrı yapmıştır.
Irak Kürt Özerk yönetimi açısından ise, Cumhurbaşkanı Mesud Barzani ve Başbakan Neçirvan Barzani dindar kişilikleriyle bilinen güvenilir insanlardır. Türkiye ile bağlarının güçlü olması son derece güzeldir ve bu birlikteliğin mutlaka daha güçlü dostluk ve ittifaklarla pekişmesi gerekmektedir. Şu anda Irak Kürt bölgesinde ciddi şekilde PKK hakimiyeti olduğu, hatta Peşmerge'nin bir kısmının PKK destekçilerinden oluştuğu bilinmektedir. Zaman zaman Kandil’de mağaralarda saklanan PKK yöneticilerinden Barzani’ye yönelik tehditler gelmekte ve Barzani açıkça baskı altında tutulmak istenmektedir. Hatta bilindiği gibi 2015 yılı başlarında PKK, bölgedeki karışıklıklardan faydalanarak, Irak Kürt bölgesinde Ezidilerin yaşadıkları bölgeyi kendince kanton ilan etmiş ve Barzani bu duruma oldukça ciddi tepki göstermiştir. Türkiye tarafından Kandil'e yönelik hava operasyonları sırasında da PKK’ya ciddi tavır alan ve bu terör örgütüne “Kürdistan’ı terk edin” şeklinde ültimatom veren yine Barzani’dir. Barzani, PKK ile ilgili şikayetlerini zaman zaman dile getirmekte ve Türkiye’den açık veya kapalı bir üslupla destek beklemektedir.
Barzani, kendisine suçlamalarda bulunan PKK yöneticilerinden Duran Kalkan ile ilgili Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Parlamentosu ve hükümetine şu çağrıları yapmıştır:
“Vatana ihanet içindeki bu oluşuma karşı uygun tedbirleri alın. Bu tür oluşumlar tehlikelidir. ... Bu sesin (Duran Kalkan) çıkmaması için bütün gücünüzle çaba gösterin. Vatana ihanet suçu olan bu görüşlerin önünü kesin. Şerefli Kürdistan halkına da çağrım şudur: Böyle grupların Kürdistan'da varlık bulmasına izin vermeyin. Vatana ihanet içindeki bu unsurlar iç savaş çıkarmak istiyor. Fitne çıkarmayı amaçlayan bu oluşumlara imkan tanımayın.Kürdistan'ın savunulması ve halkımızın birliğinin sağlanması için elinizden gelen çabayı gösterin."

PKK, Irak Kürt yönetimi için de geçmişten beri tehdittir.
O bölgenin de refaha kavuşması, Iraklı Kürtlerin çocuklarını
huzur içinde yetiştirebilmeleri için Türkiye ile ittifak
yapılması şarttır.
Açıktır ki Barzani, Kürtlerin ve kendi özerk bölgesinin selameti ve bütünlüğü için endişe etmekte ve PKK’yı fitne çıkaran, birliği bozan ve terör saçan bir virüs olarak nitelemektedir. Kuşkusuz, kuruluşundan itibaren ABD’nin denetimi altında olması Irak Kürdistan Özerk Yönetimi açısından riskli bir durumdur; çünkü söz konusu yönetim bu sebeple ABD’nin yaptırım ve koşullarının dışına çıkamamakta, özgür kararları denetim altında tutulmaktadır. Bu sebepledir ki Irak Kürt Özerk Yönetimi, bir dönem gereksiz şekilde IŞİD ile bölgede çatışmaya girmiş, bunun sonucunda da Peşmerge acı kayıplar vermiştir. Fakat bütün bunların yanı sıra, ABD’nin bölgeden çekilmiş olduğunu da dikkate almak gerekmektedir. Irak Kürt Bölgesi, ABD vesilesiyle elde ettiği ayrıcalıklı statüyü muhafaza etmek için dost ve güçlü bir komşu ülkenin varlığına muhtaçtır. Bu şartlar da göz önüne alındığında, Kürt Özerk Bölgesi’nin Türkiye desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğu görülebilmektedir. Barzani bu talebi zaman zaman dile getirmektedir. Elbette öncelikle sağlanması gereken Barzani’nin can güvenliğidir. PKK tarafından sürekli tehdit altında tutulan ve ordusunda gizli PKK’lılarla baş etmek zorunda kalan Barzani’nin içinde bulunduğu tehlike göz önüne alınarak, Türkiye’deki özel birimler ve MIT tarafından korumaya alınması elzem ve son derece acildir.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin felakete dönüştüğünü söyleyen ve “Türkiye’nin Amerikan planlarına dahil olması, idam fermanını imzalaması anlamına gelir” itirafını yapan CIA eski ajanı Graham Fuller’in bir başka doğru tespiti de şu olmuştur: “Türkiye, Iraklı Kürtlerle diyaloğunu arttırabilirse PKK sorununu çözebilir.”

Solda: İran Devrim Muhafızları
Sağda: Kahraman Türk askeri Bordo Bereliler. PKK'ya karşı etkili bir caydırıcılık oluşabilmesi için hem Irak Kürt
yönetimi hem de İran ile yapılacak bir ortak hareket, oldukça olumlu sonuçlar getirecektir.
Bu oldukça doğru ve önemli tespit mutlaka dikkate alınmalıdır. Irak Kürt yönetimi, İran ve Türkiye gibi üç sınır komşusunun PKK’ya karşı müttefik olması, her türlü caydırıcı unsuru PKK’ya yönelik olarak sergilemesi, istihbarat bilgilerini ve lojistik desteklerini paylaşmaları, imkan olan her fırsatta PKK’ya yönelik dev bir tehdit olduklarını hissettirmeleri, kısa süre içinde teröristleri caydıracak ve susturacaktır. Türkiye’nin en kısa zamanda bu ittifakı sağlamak için harekete geçmesi ve üç ülkenin PKK ile mücadele konusunda birlikte hareket etmesi gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder