16 Ekim 2015 Cuma

“Demokratik özerkliğe” doğru gizli adımlar

Barış sürecinin resmi olarak ilan edilmesinden yeniden çatışma ortamına girdiğimiz şu günlere kadar geçen süreye bir baktığımızda, aslında Türkiye’de hem politik hem de algı yönetimi açısından çok büyük değişiklikler olduğunu görürüz. Bu değişimlerin, Türkiye açısından çok da iç açıcı değişimler olmadığını da belirtmek gerekmektedir.
Bu süre içinde bir kısım yazarlar tarafından Öcalan ile görüşmeler adeta bir meşrulaşma havası içinde gösterilmiştir. Öcalan’dan gelen mektuplar PKK’ya yakın çevreler tarafından “Sayın Öcalan’ın talepleri” başlığı altında okunmuş ve bu durum oldukça normal karşılanır olmuştur. Öcalan, açık veya saklı bir üslupla hükümete rahatlıkla eleştiriler yöneltebilecek , bütün bunlar çözüm sürecinin doğal getirileri olarak algılanacak hale gelmiştir.
Bütün bunların ötesinde, bir kısım sol görüşlü yazar, politikacı, bürokratlar, “iyi ki Öcalan varmış” diyecek kadar ileri gidebilmiş, daha da ötesi Öcalan’ın serbest bırakılması gerektiğini önce yarım ağız, sonra açıkça talep edebilir hale gelmişlerdir. Bazı gazeteciler Kandil’e gidip yıllardır Türk askerine hain pusular kuran eli kanlı teröristleri adeta bir halk kahramanı edasıyla sunmaya başlamışlardır.
İşte bu sinsi üslup değişikliği, gerçekte önemli bir felaketin habercisi olmaktan öte bir şey değildir. Bu üslup değişikliği, PKK’nın ve PKK’nın desteklediği unsurların, gerilla yöntemlerinin yanı sıra daha içten, temelden, sinsi yöntemlerle harekete geçmiş olduğunun bir habercisidir. Bu felaketin ilk habercisi, 30 Nisan 2014 tarihinde gerçekleşen yerel seçimler olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder