16 Ekim 2015 Cuma

Öcalan’a ve PKK’lılara af beklentisi zavallılıktır

Batı derin devletlerinden bir kısım isimlerin Türkiye’ye yönelik en büyük baskılarından birinin, Öcalan’ın serbest bırakılması olduğundan bahsetmiştik. Batı'nın adeta yancılığını yapmakla görevli bir kısım kişiler de bunu ülkemizde de dile getirmekten çekinmemektedirler. Bu olağanüstü garip teklif, yavaş yavaş söylemler ve bilinçaltı propagandalarıyla makul hale getirilmeye çalışılmakta, HDP’li belediye başkanları Öcalan’ı özgür görmek istediklerini açıkça dile getirmekte, şehit analarının yaşadığı dehşet, bu konunun destekçilerini hiçbir şekilde ilgilendirmemektedir. 40 bin askerimizi şehit eden katillerin bırakılması için adeta bir kulis yapılmakta; hatta konunun af bile değil, bir serbest bırakılma şeklinde olması istenmektedir. Türk milletinin karşısında açıkça “onlar suç işlemediler ki” denebilmektedir. Ülkemizde böylesine büyük mantıksızlıkların konuşulabilir olması, oldukça riskli bir noktada bulunduğumuzu sergiler niteliktedir. Bu noktada, böyle bir af konusuna asla izin vermeyeceğimizi, halkımızın da bunun karşısında mutlaka tek yürek olarak bir arada duracağını ısrarla belirtmek gerekmektedir.

Türk milleti için vatan en hassas konulardan biridir. Bu konuda tereddüte düşenler Türk tarihine bakabilirler.
Dolayısıyla Türkiye için, toprağından ve kimliğinden taviz verdiği bir çözüm asla söz konusu olmayacaktır.
Bir kısım Batılı derin güçlerin bu yöndeki beklentisi boşunadır.
Bu konuda hem Türkiye’de af destekçilerine hem de yabancı derin devlet temsilcilerine hatırlatmak istediğimiz noktalar vardır.
  • Bilindiği gibi ülkemizde daha önce bu konuyla ilgili olarak af denenmiş, ancak uygulama hem terörü hem de toplum içindeki suç oranını daha da artırmıştır. Bülent Ecevit’in başbakan olduğu dönemde eşi Rahşan Ecevit tarafından hazırlanan af teklifi, 2000 yılında 4616 sayılı Şartla Salıverme Yasası adıyla meclisten geçmiş, 44 bini aşkın kişi bu aftan yararlanmıştır. Aftan sonra 3 yıl içinde mahkum sayısı 20 bin artarak 64 bine çıkmıştır. Rahşan Ecevit daha sonra, “Ben affı garibanlar için istedim, katiller yararlandı” diyerek affın vahim sonuçlarını dile getirmiştir. ‘Rahşan affı’ndan sonra geçen 15 yılda ise cezaevlerindeki hükümlü sayısı 160 bine ulaşmıştır.
  • ABD Büyükelçiliğine bombalı saldırı düzenleyen Ecevit Şanlı isimli DHKP-C'li terörist sağlık sorunları gerekçesiyle Ahmet Necdet Sezer döneminde affedilmiş olan bir kişidir. Sezer döneminde affedilen 260 mahkumun 200’ünün, DHKP-C, Dev-Sol, PKK, THKP/ML ve TİKKO üyesi olması söz konusudur. Bu kişiler birçok eylemle yeniden ortaya çıkmaktadırlar. Emniyet'in raporlarına göre, Tunceli'de çıkan silahlı çatışmada ölü olarak ele geçirilen Okan Ünsal, Berna Ünsal, Ökkeş Karaoğlu ve Cemal Keser gibi DHKP-C militanları da Sezer'in özel affı sonucu dışarı çıkan kişilerdir.
  • 1 Mayıs 2003 eylemlerinde görüntülenen Hüsamettin Özdem, Keskin Hasan Bölücek, Abbas Alkan, Cihan Alkan, Enis Aras, Deniz Yıldız, Sakine Ögeyik, Gülten Özdemir, Özkan Güzel ve Mehmet Leylek isimli teröristler de aynı şekilde affedilen kişilerdi. Son olarak, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın katledilmesi yönünde talimat veren DHKP-C lideri Hüseyin Fevzi Tekin de 10. Cumhurbaşkanı Sezer döneminde affedilmiştir.
  • Diğer taraftan, PKK’nın affı demek Türk milletinin onurunun kırılması, şerefinin ve haysiyetinin ayaklar altına alınması demektir.
  • On binlerce şehit, yüz binlerce gazi ailesi için, Mehmetçik/Polis/Korucu şehit eden katillerin affedilmesi dehşet verici bir durumdur. Bu ortam tüm Türkiye’de onarılması imkansız yaraların açılmasına, acıların katlanılmaz hale gelmesine sebebiyet verecektir.
  • Komünist teröre verilen her taviz, önlenemeyen bir azgınlığın, şımarıklığın, kanun tanımazlığın önünü açacaktır.
  • Katillerin salınması demek, PKK’nın 40 yıldır yaptığı tüm kanunsuzlukları meşru hale getirecek, artık ülkede kanunlara saygı, devlete saygı asla kalmayacak, terör adeta meşru hale gelmiş olacaktır.
  • Bağımsız ve PKK’ya bağlı bir Kürt devleti kurulabilmesi için hem Kürtleri bu yapıyı desteklemeye zorlayacak hem de bölgeyi buna mecbur bırakacak ve toplumu tetikleyecek bir seri işleme gerek vardır. Aynı zamanda Türkiye’nin de gücünün, onurunun kırılmasına ihtiyaç vardır. Öcalan’ı salma planının bir nedeni de budur. 40 bin kişinin katliam emrini veren birinin Türkiye gibi güçlü bir devlet tarafından salınıyor ve muhatap alınıyor olması, o kişinin sanki bütün Kürtlerin lideri olarak algılanmasına sebebiyet verecektir. Bu durumda Öcalan rahatlıkla tüm Kürtlerin cumhurbaşkanı olma hayaline kapılacaktır.
  • Oluşacak bu siyasi sosyal-rüzgar, bölgeye yeni bir Saddam, Kaddafi, Esad, Ho Chi Minh, Stalin, Mao kazandırmış olacaktır. Bu durumda ağır silahlarla donatılacak, istihbarat desteği verilecek PKK devletiyle bütün bölge ülkelerini savaştırmak artık çocuk oyuncağı haline gelecektir. Öcalan da kendisine biçilen görevleri bilmekte, hangi batılı ülkenin arkasında nasıl duracağını görmekte, hatta hangi komünist ülkelerin kendisine nasıl askeri yardımda bulunacağını hesaplamaktadır. Bu arada Öcalan, bu güce ulaşabilmek için her türlü tiyatroyu oynayacaktır. Komünistken birden emperyalist kesilen, 99’da yakalandığında “Devletimin hizmetindeyim” diyen, fakat sonrasında yüzlerce PKK eylemini yönlendiren, 2004’te konfederalizm istediğini kitaplarıyla açıklayan Öcalan, tarihin en ibretle izlenen oyuncularından birisidir.
  • “Katiller çok insan katledince onlardan çekiniliyor ve affediliyor” mantığı bir defa toplumda yer ederse, bundan sonra pusuda bekleyen onlarca yeni terör örgütü Türkiye’de eylemlere başlayacaktır. IŞİD, El Kaide, Asala, DHKP-C gibi yüzlerce terör örgütü “Bolca katliam yapalım, devlet bizi de kale alıp masaya oturacak. Bize de taviz verecek. Katillerimiz eninde sonunda kahraman gibi salınacak” düşüncesine kapılacaktır. Bu, Türkiye’nin yok olması demektir.
  • Polis katillerinin salınması, hala polislik görevini yapan 300 bin polisimizin şevkini kıracaktır. Asker katillerinin salınması, halihazırda asker olan 700 bin askerimizi psikolojik olarak zayıflatacaktır. Bu kişilerin aileleri, yakınları da düşünüldüğünde milyonlarca insan bu yanlışlık sonucunda vicdanen büyük bir rahatsızlığa sürüklenecektir.
  • Öcalan ve diğer PKK’lı katiller aynı zamanda 17 bin Kürdü de iç infazla şehit etmiştir. Bu katillerin salınması, Kürtler arasında da dehşetli bir psikolojik travmanın yaşanmasına neden olacaktır. Kendilerinin ve ailelerinin katilleri artık yine onlara baskı yapmak için işbaşında olacak, devlet de buna mani olamayacaktır. Bu onurlu, gururlu, vicdanlı Kürtler için adeta bir zulümdür.
  • PKK’lıların şehirlere yayılması demek, PKK propagandasının artmasına, tek taraflı propagandanın büyümesine, Marksist-Leninist baskının kat kat artmasına sebebiyet verecektir.
  • Öcalan, şu an sadece Türkiye’de değil, pek çok ülkede en çok düşmanı olan insanlardan biridir. Cezaevinden salıverilmesi durumunda onu infaz etmek için yemin etmiş olanların sayısı çoktur ve bu kişiler asıl olarak PKK’lıdır. Böyle büyük bir risk karşısında korunabilmesi oldukça zordur. Öcalan’ın salıverilmesi durumunda PKK içinde kaçınılmaz olarak önderlik savaşı başlayacak, hatta bazı liderler için Öcalan bir hain olarak görülecek ve mutlaka öldürülmesine hükmedilecektir.
  • Öcalan salındığında Barzani ve Talabani gibi Kürt liderlerin başta kalması zorlaşacak, Kuzey Irak’ta çok partili bir sistemin de varlığı ortadan kalkacaktır. PKK orada da tek partili komünist diktatörlüğü kolaylıkla getirebilecektir.
Binlerce şehidimizin kanından sorumlu Öcalan’ın ve cinayet işlemiş PKK’lıların herhangi bir af kapsamında salıverilmesinin sonuçları genel hatlarıyla bunlar olacaktır. Fakat asıl olarak böyle bir karar, izzetin, şerefin, onurun, namusun kalmadığı anlamına gelir. Türk milletinin ise bir özelliği vardır: Türk milleti, onursuz ve şerefsiz olarak yaşayamaz. Bunun yerine mücadele etmeyi ve bu uğurda Allah rızası için can vermeyi göze alır. Merak edenler bunu şanlıtarihimizden görebilirler.

PKK, tarihi boyunca asıl olarak Kürt kardeşlerimizi hedeflemiş, kadın, çocuk, bebek demeden katliam yapmıştır.
PKK'nın ilk fırsatını bulduğunda yine bu hain saldırılara kaldığı yerden devam etmesi de terörden vazgeçmeyeceğinin
göstergesidir. Kalleş terör örgütünü bugün masum göstermeye çalışanlar mazlumları hedef alan korkunç teröre
hizmet ettiklerinin farkında değildirler.

Öcalan'a ve PKK katillerine af asla mevzu bahis olamaz. "Katiller çok insan katledince onlardan çekiniliyor ve
affediliyorlar" mantığı toplumda yer ettiği takdirde terörün daha rahat zemin bulacağı aşikardır.

Kimse Öcalan'ın ve katil PKK'lıların salıverilmesi gibi bir öneri ile Türk milletinin karşısına çıkmamalıdır.
Batılı derin devletlere ve Türkiye'de onların destekçiliğini yapanlara yol yakınken bu tehlikeli
fikirden vazgeçmeleri önerimizdir.

Türk milleti, onursuz ve şerefsiz olarak yaşayamaz. Bunun yerine mücadele etmeyi ve bu uğurda Allah rızası için
can vermeyi göze alır. Ülkeyi bölme girişimi içindekiler; Türk askerinin, polisinin, özel kuvvetlerin ve
Türk halkının buna nasıl karşılık vereceğini görmek zorunda kalabilirler.
İşte bu nedenledir ki hiç kimse, Öcalan’ın veya katil PKK’lıların salıverilmesi gibi bir öneri ile Türk milletinin karşısına çıkmamalıdır. İçte ve dışta buna tevessül edenler, bunun Türkiye’de nasıl bir galeyanla sonuçlanacağını; Türk askerinin, Türk polisinin, özel kuvvetlerin ve Türk halkının buna nasıl karşılık vereceğini görmek zorunda kalabilirler. Batılı derin devletlere ve onların burada destekçiliğini yapan bir kısım kişilere, yol yakınken böylesine tehlikeli bir fikirden vazgeçmeleri önerimizdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder