16 Ekim 2015 Cuma

Evanjelizmin yayılışı ve ahir zaman

Protestanlık mezhebi ile ortaya çıkan ve 18. yüzyıla kadar Avrupa’da doğup buraya yerleşen bazı akımlar, sömürgecilik ile birlikte dünyanın çeşitli bölgelerine ulaşmıştır. Bu bölgelerden en önemlisi Amerika kıtasıdır. İngiltere’de Anglikan bir papaz olan John Nelson Darby’nin Amerika seyahatleri sonrasında Evanjelik düşüncenin hızla yaygınlaştığı bilinmektedir. Darby’nin takipçileri kendilerini dispensalist olarak da tanımlamışlardır.
Bu inancı takip edenlerin en önemli özelliği, dünyanın son döneminde Mesih’in geri dönüşüne ve kıyametin gerçekleşeceğine inanmalarıdır. Mesih’in dünyaya gelişi için oluşması gerektiğine inandıkları şartlar ise şunlardır:
  • Kutsal Topraklar üzerinde bir Musevi devleti kurulması,
  • Kudüs’ün başkent olması,
  • Süleyman Mescidi'nin yeniden inşası,
  • Tüm insanlara İncil’in vaaz edilmesi,
  • Museviler ve iman edenlerin (Hristiyanların) eziyet görmesi,
  • Armageddon Savaşı,
  • İnananların (Hristiyanların) göğe yükselmesi.

1898 yılındaki 2. Basel Siyonist Kongresi'nde Theodor Herzl konuşma yapıyor.
Bu maddelerden de anlaşılacağı şekilde Evanjelikler temelde Siyonist Hristiyanlardır. Mesih’in gelişinin gerçekleşmesi için mutlaka bir Musevi devletinin Kutsal Topraklarda kurulması gerekliliğine inanırlar. İşte bu nedenle de daima, Siyonist Musevilerle ittifak içinde olmuşlardır.
Bunun önemli delillerinden biri tarihte gerçekleştirilmiş olan Siyonist kongrelerdir. Theodor Herzl’in 1897’de topladığı ve Musevilerin Kutsal topraklara gitmesini öngören 1. Siyonist Kongre’nin hemen arkasından yine Basel’de 2. Siyonist Kongre toplanmıştır. Söz konusu toplantı sonrası, Batı Şeria’da bir İsrail devleti oluşturulması kararı alınmış, buna itiraz eden bir Musevi’ye ise Uluslararası Hristiyan Elçiliği temsilcisi Van der Hoeven şu cevabı vermiştir: “İsraillilerin ne düşündüğü umurumuzda değil. Biz Tanrı’nın ne söylediğine bakarız ve Tanrı o toprakların Musevilere ait olduğunu söylüyor.”
Aslında bu tepki, günümüzde devam etmekte olan Evanjelik Siyonizminin sınırlarını bilmek bakımından önem taşır. Çünkü görünüşte Musevileri ve Musevi topraklarını koruma görümünde ortaya çıkan bu hareket, gerçekte Musevilerin de katledileceği bir son için hazırlık yapmaktadır. Bu inanca göre, sadece Hristiyanlığı seçen 144 bin Musevi hayatta kalacak, fakat diğer Museviler, “tüm Müslümanlar”la birlikte katledilecektir.
Bu konuyu birazdan inceleyeceğiz.
İsrail devleti 1948’de kurulmuş, Kudüs 1967’de başkent ilan edilmiştir. Dolayısıyla Evanjeliklerin bekledikleri kehanetlerden biri gerçekleşmiştir. Ahir zamanın işareti olan bu alametler kendisini gösterdikçe, Evanjelikler de bu sonu hızlandırma gayreti içine girmişlerdir. Armageddon savaşı adına Ortadoğu’nun şekillendirilmesi hedefi işte bu yüzden bu yüzyılda hız kazanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder