16 Ekim 2015 Cuma

Hükumetimizin üzerine düşen görev:

Bu konudaki önerilere geçmeden önce, Ak Parti hükumetinin 2002-2015 yılları arasındaki 13 senelik iktidarı boyunca, Güneydoğu’ya yönelik olarak, daha önceki yıllarda gerçekleştirilmemiş çok büyük yeniliklere imza attığını belirtmek gerekmektedir. Bunlar özetle:
  • OHAL (olağanüstü hal) uygulaması kaldırıldı.
  • Vatandaşların çocuklarına Kürtçe isim vermesinin önündeki engeller kaldırıldı.
  • Siyasi partilerin kapatılması zorlaştırıldı.
  • Kürtçe yayın yasağı kaldırıldı.
  • Kürtçe kursların açılmasına imkan tanındı.
  • Farklı dil ve lehçelerde radyo ve televizyon yayınına imkan sağlandı.
  • Farklı dil ve lehçelerde reklam  yapılmasına izin verildi.
  • TRT 6 Televizyonu 24 saat Kürtçe yayına başladı.
  • 10 Ocak 2015’te TRT 6'nın adı TRT Kürdi olarak değiştirildi.
  • Özel televizyon ve radyo kuruluşlarına farklı dillerde 24 Saat yayın imkanı sağlandı.
  • Üniversitelerde farklı dillerde ana bilim dalı, enstitü, bölüm açma, seçmeli ders koyma imkanları sağlandı. Kürt dili ve edebiyatı bölümleri kuruldu.
  • Üniversitelerde Kürdoloji kütüphaneleri kurulmasına izin verildi.
  • Farklı dillerdeki kültürel faaliyetleri destekleme kararı alındı. Kürtçe filmlere destek verildi.
  • Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla anadillerinde görüşmeleri sağlandı.
  • Çağrı merkezlerinde Türkçe bilmeyen vatandaşlara yönelik hizmet imkanı sağlandı.
  • Önemli bölgelerde Kürt açılımı çalıştayları düzenlendi.
  • Yerleşim birimlerine eski Kürtçe isimlerinin iadesi sağlandı.
  • Farklı dillerde siyasi propaganda yapılabilmesi sağlandı.
  • Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca Kürtçe bazı önemli eserler yayınlandı.
  • Yayla ve meralar yeniden kullanıma açıldı, köye geri dönüşler başladı.
  • Kürtçe, ilk defa TBMM kataloğunda yer aldı.
  • Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananlarla ilgili soruşturma komisyonu kuruldu.
  • Kürtçe tiyatro oyunlarının sahnelenmesine izin verildi.
  • Kürtçe müzik albümü çıktı.
  • Yerel din adamlarının (Mele’lerin) devlet tarafından istihdamına imkan sağlandı.
  • Sanıklar için ana dilde savunma imkanı sağlandı.
  • Türk Dil Kurumu Türkçe-Kürtçe sözlük yayınladı.
  • Anadolu Ajansı Kürtçe yayın başlattı.
  • 8 Mart 2015’te Hükümet GAP Eylem Planı'nı açıkladı. Planda, tarımdan turizme, eğitimden sağlığa, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin kalkınması için 26.7 milyar değerinde toplam 115 proje var.
  • Kürtçe dilinde Kuran-ı Kerim basıldı.
  • Bölgeye çok sayıda baraj, havaalanı, hastane ve okul yapıldı.
  • Tüm yasalarda demokratikleşme ve çözüm süreci konusunda onlarca düzenleme yapıldı.
Sırf bu maddelere bakıldığında dahi tarihi gelişmelerin yaşandığı, çok büyük adımların atıldığı ortadadır.

Şanlıurfa'dan güzel bir manzara.
Mevcut hükümetimiz geçmiş hükümetlerden oldukça farklı atılımlara imza atarak, Kürt kardeşlerimizin refahı için önemli gelişmeleri hayata geçirmiş, Kürtlerin haklarına sahip çıkmıştır. Kuşkusuz bu atılımlar sadece Kürtlere yönelik değil, ülkemizde yaşayan tüm diğer etnik gruplara, Alevilere ve azınlıklara yönelik de gerçekleştirilmiştir. Bütün bunlar oldukça sevindirici ve gurur vericidir. Ayrıca daha fazla demokratikleşmenin de gereğidir.

Güneydoğu'da yaşayan güzel insanlarımıza hak ettikleri değeri vermek önemlidir. Onların bölgede rahat ve huzurlu yaşamaları için gereken
her imkanı sağlayacak bir politika yürütülmeli ve bundan taviz verilmemelidir.
Bütün bu açılımların yanı sıra, geçmişte çok eksik bırakılmış bir boşluğun da giderilmesi, bunun için çaba gösterilmesi gerekmektedir. Bu eksiklik sevgidir. Bu sevgi yaklaşımına –geçmişi telafi etmek adına- Aleviler, Rumlar, Ermeniler, Museviler, Hristiyanlar kısacası geçmişte ihmal edilmiş tüm etnik ve inanç grupları dahil edilmelidir. Fakat buradaki konumuz Kürtler olduğu için bu konuyu ayrı ele alacağız.
Güneydoğu’da yolların, havalimanlarının, köprülerin yapılması elbette önemli gelişmelerdir. Fakat bundan daha önemlisi Kürt halkımızın kalbini kazanmaktır. Bunun için mutlaka sevgi politikasını esas alan etkinlikler düzenlenmeli, Kürt kardeşlerimiz devlet tarafından hem korunduklarını hem de sevildiklerini hissetmelidirler. Hükümetimizin, Kürt kardeşlerimizin hak ve özgürlükleri yönünde yukarıda saydığımız açılımlarından da anlaşılacağı üzere, bu sevgi politikasının acilen uygulamaya geçirileceğine inancımız tamdır. Fakat tabi ki bu konuda öncelikli olan PKK terörünün ve teröristlerinin bölgeden kazınmasıdır. Şu an gelinen noktada bu konuda birtakım tedbirler alınıyor olsa da çok daha kapsamlı ve organize bir müdahale ile bölgedeki tüm teröristlerin derdest yakalanması ve bir an önce tutuklanması gerekmektedir. Bu, bölge halkının güvenliği için elzemdir.
Bu konuda şu önemli husus mutlaka dikkate alınmalıdır: Hali hazırda hükümet tarafından Güneydoğu illerimize atanan bir kısım valilerin ve devlet görevlilerinin ekabir, insanlara tepeden bakan, kibirli, onur kırıcı, alaycı, halden anlamayan ve sevgisiz tavırlarının olmamasına özen gösterilmeli, böyle kişilere görev verilmemeli ve böyle bir durumla karşılaşıldığında ilgili kişiler hemen görevden uzaklaştırılmalıdırlar.  Bu bölgelere devletin sevgi ve şefkatini sunabilecek, güler yüzlü, saygılı ve sevgi dolu, azimli ve hizmet ehli, görgülü, kaliteli, karşısındakini küçümsemekten haya eden, güzellikleri övmesini bilen valilerin atanması gerekmektedir. Hükümetimiz bu bölgelerde, toplumları birbirlerine kenetleyecek çeşitli etkinlikleri gerçekleştirmeli, onlara eğitim, sanat ve bilim gibi konularda katkıda bulunmalı, devletin destek ve sevgisinin her an yanlarında olduğunu hissettirmelidir.
Kürt bölgeye Kürt vali anlayışı da terk edilmeli, Kürtleri bir ırk olarak izole etme görünümü ortadan kalkmalıdır. Kürt valiler yurdun diğer kesimlerine, yurdun diğer kesimlerinden de valiler Güneydoğu’ya atanarak tek bir vatan üzerinde tek bir millet olarak kaynaştığımız gösterilmelidir.
Hükümetimizin özgürce ve etkili şekilde hareket edebilmek için bölgedeki bir kısım Sivil Toplum Kuruluşları'ndan, yerel dini liderlerden, aşiret önderlerinden, yerel radyo ve TV’lerden, sevgi üslubu kullanan, komünist ve faşist felsefeye karşı olup İttihad-ı İslam’ı savunan aydınlardan destek alması güzel olacaktır.

Saddam rejiminin zulmünü gösteren bu toplu mezar Kürt kardeşlerimizin yaşadıkları kabusun sadece
bir bölümünü temsil etmektedir.
Bütün dünyanın sırtını döndüğü bir anda aralarında Kürtlerin de bulunduğu mülteci kardeşlerimize kapılarını
ve vicdanını açan ülke Türkiye oldu. Kürt kardeşlerimiz sınırda Türk askerinin şefkati ile karşılandılar.
Bu destek ile özellikle bölgede milli ve manevi birlik, kardeşlik üzerine konferanslar, filmler, belgeseller yayınlanması önemlidir. Kültürel yozlaşmaya değil; Allah’a, Kuran’a, iman hakikatlerine, Kuran mucizelerine, bilime, sanata, estetiğe, kaliteye, kültüre, sevgiye, insanları sevk eden politikalar izlenmelidir. Bunlar için internet ve medya yoluyla büyük bir seferberlik yapılmalıdır.
Özellikle sosyal medyada sevgi, barış temelli, modern, kaliteli, ilmi bir vizyonla Büyük Türkiye, İslam Birliği ideallerini benimsetecek bir seferberlik yapılmalıdır. Bu politika dahilinde kalitesizliğe, sevgisizliğe, nefrete, bağnazlığa asla izin verilmemelidir. Hurafelere, bidatlere yol verilmemelidir.
RTÜK’e bağlı tüm televizyon ve radyolar bu eğitim seferberliğine dahil edilmelidir.
Saddam Kürtlere zulmettiğinde, Esad katliam yaptığında, PYD’nin zulmü sırasında  Kürtleri hep Türkiye kollamış ve kurtarmıştır. Her türlü ihtiyaçlar samimice ve güzellikle karşılanmıştır. Kobanili Kürt kardeşlerimiz ülkemizde en güzel şekilde kucaklanmıştır. Tüm bu gerçekler tarihi bilgi ve belgelerle ayrıntılı olarak anlatılmalı, Kürt kardeşlerimize yönelik geçmişteki sevgisiz yaklaşımların, hedefleri farklı olan Ergenekon terör örgütü ve PKK belalarından kaynaklandığı ısrarla belirtilmeli, Kürt kardeşlerimizin daima Türk devletinin ve milletinin koruması altında olduğu hissettirilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder